OKYANUSUM
- koprudergi0
- 16 May 2022
- 2 dakikada okunur
Kalp onarır mı? Yoksa biz mi inanmak isteriz kalbin yaraları sardığına. Ben kimim cidden, ne yapıyorum bilmem ve fakat başlıyorum anlatmaya çünkü bir tek bu geliyor elimden.
Kapı çalıyor fakat kalkmıyorum, biliyorum annem açar kapıyı. Biri giriyor evime hiç ait olmadığım o yüksek binaların arasında ki bu ezik eve . Merak ediyorum, içimden “Kim bu gelen, neden geldi , yoksa yeni bir şans mı?” diyorum fakat kalkmaya tenezzül etmiyorum. Biliyorum ya da hissediyorum siz koyun ismini, ben farkındayım her şeyin ama çıkmayacağım yatağımdan, belki de benim olmayan odamdan uzaklaşmayacağım. Annem gelecek şimdi biliyorum, söyleyecek söylemediklerini ve söylemek istemediklerini.
Bina, bu bina ne kadarda ihtişamlı. Bu binalar ne kadar yüksekten bakıyor insanlara. İnsanın diktiği, tasarladığı bu görkemli yapı insanları nasılda içine içine yutuyor. Penceremin kenarından devasa gözüken bu yapı beni bile yatağımdan koparmak istiyor adeta. Ama ben bunları düşünürken ,uyuyorum. Çünkü bu ihtişam yuvası lüks binaların içinde olanlar beni korkutuyor. Ben rüyalarıma gizlenme telaşı içinde gözümü yumuyor ve onarıma başlamasını bekliyorum . Beklerken uyumuşum hem de rüya mı bile hatırlamıyorum. Sanırım her şeyi unutmak onarmıyor.
Odamdayım, her zaman oturduğum sandalyeden bakıyorum dışarıya, insanlara ve hatta arabalara. İnsanın sevdiği şeye bakmaya çalıştığı söylenir. Peki ben her gün baktığım camdan onlara olan sevgim için mi yatağımdan çıkıyorum?
Camdan aynı yayalara ve hatta kaldırımlara bakmak, beni tekrara süren buydu. Her günüm aynı olduğundan düşüncelerimin de aynı olması gerekmiyor muydu? Yanıldım ve şimdi bilmiyorum neyi bilmediğimi, neyi bilmek ve keşfetmek istediğimi. Sıkıldım tam şuan bu yataktan bunaldım. İnsan sevdiğini bırakır mı? Ben bıraktım.
O soğuk bina! Girdim mecburen içeri, bıraktım arkamdaki doğayı. Yürüdüm ama aynı yolda. Taş yok, kum yok yürüdüm sandım belki de. Üç beş yeşil gerisi hep kahve bakıyorlar bana, belli ki bir şeyler bekliyorlar. Ne söyleyeceğim ki? Düşündüklerimi söyleyemem. Nasıl dökülür dudaklarımdan, nasıl anlatamam bilirim. Bende hep bakar yeşillere istediklerini söylerim. Hem ancak böyle işe yarar dudaklarım.
Yürürüm, yaptığım buysa eğer ve varmak istediğim yere varmışsam dururum, masam ordadır çünkü. Bilmem kaç tane daha masa vardır burada ama bu benimkidir. Onu benim yapan neyse beni de onun yapar . Herhalde…
Vakit geçer , orada bana verilen görevleri yapar ,düşüncelerimi saklarım. Herkes mutlu sanırım, bende rol yapmalıyım, beni de aralarına alsınlar diye. İste böyle değer sonunda ayağım toprağa ve hani aynı hızda düşer yüzüm. Belki de şimdi girdim role! Kısa sürüyor kendim olmak ve uzun sürüyor aksine mutlu durmak. Bu benim rolüm ama oynayacak replik kalmadıysa ne yapmalıyım?
Oturdum, sanki hiç oturmamışım gibi ellerimi yanına koydum dizlerimin. Yere baktım, birkaç karınca ve böcek yemek arıyorlardı. İzledim. Anladım ki böcek yemeğini çoktan bulmuştu. İçimden karıncaya yardım etmek geldi fakat vazgeçtim bu istekten. Birine yardım edeyim derken diğerini küstüremezdim hayata. İşte o zaman garipleştim . Ben bir karınca bile değildim dışarıda .
Yürüdüm farkına varmadan saatin ve uzaklaştım, nerede olduğumu fark edemeyip başlangıcımdan ve yok oluşumdan. Uçurumun kenarına geldim ve yine bilmem kaç saat saniye de okyanusa kavuştum. Ölmek miydi bu huzur yoksa varlığım yok olurken hissetmek mi okyanusun dalgasını hiçbir zaman bilemedim . Umarım siz de bilmezsiniz. Çünkü bu benim rolüm ve ben ait olduğum yeri buldum. Varlığım yok oldu ve ben sustum.
Yağmur Doğru 11-K 646









Yorumlar