top of page

GAZA


ree


GAZA  


Sokaktaki evler çökmüş, insanlar altında kalmış, yerlerden kan akıyor ve bazı insanlar enkazları kazıyordu. Bu acı manzaraya baktım. Böyle bir acımasızlık neden yapılmıştı ki neden bu kadar can ölmüştü? Neden aileleri onların acılarını çekiyordu? Elini tutuğum adama dönüp ‘’Neden insanlar birbirini öldürüyor, sebebi ne?’’ diye sordum. Adam yere çöktü ve bana bakıp ‘’Bak küçüğüm, insanlar tarihin en başından beri savaşırlar. Çıkarları için, istekleri için milyonlarca günahsız canın hayatına son verirler ve sonra bunu bir zafermişçesine kutlarlar. Olan o masum insanlara olur. Tarih yine tekerrür etti ve yine bir savaş başladı.’’ biraz durdu ve ‘’Sana bir hikâye anlatmamı ister misin?’’ diye sordu. ‘’Olur’’ dedim ve o beni büyüleyen hikâyeyi anlatmaya başladı. ‘’Benim adım Kemal, Türküm ben. Babam da ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK gibi fedakâr cesur, ve yardımsever olmam için Kemal koymuş ismimi. Bizim ülkemiz bundan bir asır önce büyük bir savaşın içindeymiş. Yine çıkarları uğruna bölmüşler vatanımızı ama milletimiz pes etmemiş mücadelesinde. Sonra Mustafa Kemal ATATÜRK gelmiş ve ülkeyi o perişan halden çekip çıkarmış. İşte siz ve sizin vatandaşlarınız da her türlü zorluğa kanaat gelecek ve bu zor günleri atlatacaksınız.’’  Onu bir romanı okur gibi dinlemiş, halklarına ve Mustafa Kemal ATATÜRK’ e hayran kalmıştım. Sonra doktor olduğunu söyledi ve kediye pansuman yaptı. Kurtarılacak insanları kurtarmaya çalışmıştı ama bir kişi dışında herkes ölmüştü. Sonra öğlene doğru yanıma geldi ve ‘’Sen nerede kalıyorsun?’’ dedi. ‘’İleride bir yetimhane var orada kalıyorum’’ dedim. ‘’Orası yıkılmadı mı? ‘’ dedi ‘’Bilmiyorum ki ben kedinin acı mırıltılarını duydum ve dışarı çıktım. Sonra olanlar oldu’’ dedim. Kafasını düşünceli bir şekilde sallayıp ‘’Orası da yıkılmıştır büyük ihtimalle çok umutlanmayalım biz yine de’’ dedi. ‘’Ama belki kurtulmuşlardır gidelim bakalım.’’ dedim ve yetimhaneye doğru yol aldık. Yetimhanenin sokağından içeri girince orasının da kan gölüne döndüğünü gördüm. Acı içinde ağlamaya başladım ve insanların haykırışları arasına kendi haykırışımı ekledim. Daha dün sabah beni sevmeseler bile birlikte yemek yediğim onlarca arkadaşım kanlar içinde beyaz ve soğuk bir şekilde yerde yatıyorlardı. Onlar bunu hak etmemişti. Kemal amca beni sakinleştirdi ve bana onunla gelip gelmek istemeyeceğimi sordu. Kabul ettim. İyi ki etmişim. Hayatım boyunca en mutlu anlarımı yaşattı bana. Dışarıda insanlara yardım edip ölen insanlar için ağlarken benim yanıma oyuncaklar alarak geliyordu. Saatlerce benle oyunlar oynuyor ama birilerine ilk yardım lazım deyince koşuyordu saat kaçta olursa olsun. Üstelik kendi milleti bile değilken, ona her şeyimi anlatabiliyordum. Beni bu hayatta anlayan tek insandı, o bana beni sevdiğini söylemişti. Sarılmıştı. O benim harabemin temelini çok güçlü atmıştı. O hâlâ olsaydı bir harabe olmayacağıma eminim. Hayat böyle sürerken bir savaş gerçeği vardı. Kemal amca güvenli bir yere getirmişti fakat insanlarımız ölüyordu... Hem de ne için? Masum canlar ne için kıyılıyordu? Günlerden bir gün haberlerde büyük bir binanın patladığı haberini aldık. Kemal amca bir telefon görüşmesi yapıp yanıma geldi. Sarılıp bir telefon ve bir numara verdi ve bir arkadaşını yanıma gönderdi. Hissetti mi bilinmez ama yanaklarımdan öpüp ’’şimdi bana söz vermeni istiyorum’’ dedi. ‘’Neymiş?’’ dedim. Bana hüzünlü bakıp konuşmasına başladı. ‘’Bu dünyada her ne olursa olsun yaşamaya çalışacaksın, cesur ve fedakâr biri olacak; burada yaşananları, insanların acılarını anlatacaksın. Herkes savaşın o kanlı yüzünü bilecek. Söz mü?’’ Bana baktı cevap beklercesine. O gün verdiğim bu sözün anlamını pek iyi kavrayamamıştım belki ama kuşkusuz güvendim ‘’Söz’’ dedim. Bana tebessüm ederek son kez sarıldı. Eşyalarını almış çıkıyorken ‘’Unutma, bu dünyada seni seven kimse kalmasa bile ben seni hep seveceğim. Bu dünyada olmadığımda bile.’’ Son sözleri bunlar olmuştu Kemal amcanın. Bana orada son kez beni sevdiğini söyleyebilmiş. Hem bu evden hem de bu dünyadan sonsuza dek gitmiştir. 

Giderken hissetmiş gibiydi Yardıma gittiği binayı bir kez daha patlatmışlardı. Oda içinde... parçaları bile bulunamadı Kemal amcamın. Ondan bana geriye kalansa üstünde ismi yazan ama onun içinde olmadığı bir mezar ve ona verdiğim söz... 

Şimdi burada mezarına çiçek ekerken söylüyorum Kemal amca ben tuttum sözümü yazar oldum ve seni de savaşın kanlı yüzünü de gösterdim tüm dünyaya. Ama yine bir bencil insan çıkarları uğuruna başka yerlerde, başka ülkelerde yine savaş çıkartacak yine. İnsanların anneleri, babaları, arkadaşları Kemal amcaları ölecek. Yine çocuklar mutsuz kalacak. Bu düzen sonsuza dek böyle kalacak. Üzgünüm bunun için yapılabilecek bir şey yok çünkü insanların çoğu bencil. 

Son sözümse benim olmayan harabeme en azından bir temel attığın için minnettarım. 



Işınsu AKYAR 

Son Yazılar

Hepsini Gör
GÜNAHKAR

Günahkar Kış bitirecek bizi.  İnce belli çay bardağını aldı ve kısa bir yudum aldı. Bardağı bıraktıktan sonra elini aralarına beyazlar...

 
 
 
PEYGAMBER DEVESİ

PEYGAMBER DEVESİ Son zamanlarda hep uzaklara bakıyorum. Ayrıntıların silikleştiği yerlere. Bir şehrin veremediği aitlik duygusuna...

 
 
 

Yorumlar


Köprü; kültür, sanat, edebiyat dergisi, Adana\Yüreğir Toki Köprülü Anadolu Lisesi öğrencileri tarafından hazırlanmaktadır.

bottom of page